Ahlak Problemi - lutfullahakman.com

Ahlak Problemi

 


Ahlak ile din arasında sıkı bir ilişki vardır. Vahye dayanan dinlerin ana gayesinin ahlaki, dolayısıyla mutlu bir toplum oluşturma amacı taşıdığı malumdur.

Ahlak probleminin temelinde yatan soru şudur:

Bir şey Tanrı emrettiği için mi iyidir, yoksa iyi olduğu için mi Tanrı emretmiştir?

Özellikle vahye dayanan dinlerde ahlaki açıdan iyi, Tanrı'nın iradesine bağlanmaktadır yani Tanrı emrettiği için iyidir şeklinde açıklanmaktadır.

Burada şu ayrımın yapılması gereklidir,
"Bir şey sırf Tanrı emrettiği için iyidir" demekle, "Tanrı iyiyi emreder." demek aynı şeyler değildir.

İlkinde ahlakın otonomluğu zarar görürken ikincide zarar görmez. Yani o zaman Tanrı'nın emretmediği veya hakkında bir ifade bulunmayan şey ahlaki olmayacaktır. Bu durumda da evrensel bir ahlak anlayışı ortaya çıkmayacaktır.

Maturidi'ye göre iyilik, kötülük gibi ahlaki değerler akılla bilinebilir bunun için vahye ihtiyaç yoktur insan bu ilkeleri aklıyla kavrayabilir. Yani temel ahlak ilkeleri vahiyden bağımsız, akıl ile tespit edilebilir.

Fakat vahiy ile tespit edilmiş olan, mutlak karakterde bir değer kazanan ilkeler yalnızca Allah'ın bildirmesiyle bilinebilir. (Örneğin namaz kılmak gibi.) Bu konuda da akıl değil vahiy bağlayıcıdır.

Ahlak ilkeleri doğruyu nasıl seçeceğimize, dini inanç ise bu doğruları bütün kalbimizle kabul edip onlara sıkı sıkıya bağlanmamıza yardımcı olur. İşlerini belirli ilkeler içerisinde yerine getiren bir birey, bir de dine inanıyorsa o kişi için ahlak ve inanç sahası artık ayrı ayrı değil bütüncüldür. Bu durum ise insan için bir tek davranışın birden fazla boyutu olduğu anlamına gelir.

Bu şekilde hem ahlakın otonomluğu, hem de vahyin belirleyiciliği zarar görmeyecektir.

Yorum Gönder

0 Yorumlar